8 Haziran 2011 Çarşamba

Şeker Gerçeği

Sıfır şeker, sıfır bağımlılık, sıfır zarar



 Metabolik balans günlüğüme yeni bir makale ile devam ediyorum. Masabaşı çalışan olduğum için işim gereği sabah 9 akşam 6 hareketsiz bir şekilde masa başında çalışıyorum. Hep bilgisayar başında geçiyor günüm. Sadece yemek yemeye ve lavabo ihtiyacı için kalkıyorum yerimden.

Bulunduğum ofiste yaklaşık 14 kişi çalışıyoruz. Her çay siparişinde hep parmak kaldıran çay bağımlılarının başında geliyorum ofiste. Her çay istendiğinde bende diyorum. Hala da devam ediyor bu şekilde. İşyerinde ortalama 10-12 bardak çay içiyorum. Hal böyle olunca 12*2 = 24 adet küp şeker tüketmiş oluyordum. Bir küp şekerin 20 kalori olduğu gerçeğini hepiniz biliyorsunuzdur. 24*20 = 480 Kalori. Sadece içtiğim çaya ilave ettiğim şekerden ortalama 500 kalori alıyordum. Ve şekerin sadece kalori olarak vücuda girdiğini düşünmeyin. Şeker insanı içten içe bitiren sinsi bir hastalık. En az sigara kadar zararlı. Hele bir de ailenizde şeker hastası olan tanıdıklarınız varsa ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Metabolik balansa başladığım günden itibaren şekeri hayatımdan çıkarttım. Şeker namına hiçbirşey tüketmiyorum. Ve günlük içtiğim çay sayısında herhangi bir düşüş yok. İnanın çayın tadına vardım.
British Medical Journal’da yeni yayınlanan bir makalede “Şeker tütün kadar tehlikeli, zarar verici ve bağımlılık yapıcı olduğu için uyuşturucu sınıfına sokulmalıdır” diyor.
Gözünüzün önüne yeğeninize, çocuğunuza “hediye ettiğiniz” çikolatalar, gofretler mi geliyor? İnsanı sigaraya, uyuşturucuya en yakınları alıştırır...Çocukları da “şeker isimli zehire” anne-babaları alıştırıyor en önce.
Şekerin ettikleri Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor. Buna “metabolik sendrom” deniyor. İnsülin, şekeri regüle ettikten sonra fazlasını yağ olarak depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüş ise sürekli acıkma hissine ve yemeye yol açıyor. Diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor. Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve
sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor. 
Şekerin zararları

British Medical Journal'da yeni yayınlanan bir makalede "Şeker tütün kadar tehlikeli, zarar verici ve bağımlılık yapıcı olduğu için uyuşturucu sınıfına sokulmalıdır" diyor. Gözünüzün önüne yeğeninize, çocuğunuza "hediye ettiğiniz" çikolatalar, gofretler mi geliyor? İnsanı sigaraya, uyuşturucuya en yakınları alıştırır... Çocukları da "şeker isimli zehire" anne-babaları alıştırıyor en önce.
Şekerin vücudunuza zararları 

• Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor. Buna "metabolik sendrom" deniyor. İnsülin, şekeri regüle ettikten sonra fazlasını yağ olarak depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüşse sürekli acıkma hissine ve yemeye yol açıyor.
• Diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor.
• Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor.
• Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuksıcak veya mikroplara karşı koyamıyor.

Her yerde "şeker" var

Kek, pasta, baklava gibi tatlı yiyeceklerin içinde şeker olduğunu zaten biliyoruz. Tehlikeli olan gelişme, şekerin artık yerli yersiz neredeyse bütün hazır gıdaların içine koyulur hale gelişi... Bebek maması, mısır gevreği, sosis, mayonez, ketçap, pizza, hamburger ekmeği, kola, hazır meyve suyu gibi gıdalar şekerle tüketici gözünde daha çekici hale getiriliyor. Doğuştan tatlıya yatkınlığı olan insanoğlu da, farkında olmadan bu çekime kapılıyor ve satışlar artıyor. Gittikçe daha fazla satın alıyor, daha yiyoruz bu gıdaları.

Çocuklar ve bebekler için çok sakıncalı

Özellikle bebek mamasında bile şeker olması, çocukların beslenme zevkinin bir ömür boyu yanlış bir yolda gitmesine neden oluyor. Günümüzde artan aşırı şişmanlığını sorumlularından biri de bebekken tanışılan şeker olsa gerek. Bebek mamasında anne sütüne oranla yüzde60 daha fazla şeker bulunuyor!

Şekerdeki genetik risk

Şekerle ilgili çok önemli başka bir tehlike daha var. Genetiğiyle oynanmış mısırdan "mısır şekeri" üretiliyor. "Nişasta bazlı sıvı şeker" de denilen bu "oynanmış" şeker, çikolata, gofret, gazlı içecek, baklava, mısır gevreği gibi endüstriyel gıdalarda en çok kullanılan şeker türü. Genetiğiyle oynanmış gıdalar ise, başlı başına sayfalarca yazı yazılabilecek bir konu. Doğal halinde değil, insan eliyle "oynanmış" genlere sahip yiyecekler yediğimizde, bizim vücudumuzda da genlerimizi ilgilendiren değişiklikler olabileceğinden korkuyor bilim adamları. Günümüzde yaygınlaşan besin alerjileri, kanser gibi rahatsızlıkların nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor

Şekerin gizli isimleri

Yiyeceklerin "içindekiler" listesinde şekerin farklı isimlerle gizlenmiş olduğunu görebilirsiniz. Bu isimler ne mi? Sakaroz, esmer şeker, mısır şurubu, nişasta bazlı sıvı şeker, dekstroz, sorbitol, mannitol, xylitol, früktoz, meyve şurubu, glikoz, glikoz şurubu, bal, invert şeker, laktoz, maltoz, akçaağaç şurubu, melas, şeker şurubu, turbinado, amazake.





Şeker yememek için 66 neden

1. Şeker kanser hücrelerinin en çok sevdiği şeydir.
2. Şeker bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
3. Şeker vücudunuzun mineral dengesini bozabilir.
4. Şeker çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluğa sebep olabilir.
5. Şeker çocuklarda uyuşukluğa sebep olabilir.
6. Şeker çocukların okul başarısını olumsuz etkileyebilir.
7. Şeker trigliserit seviyesinde belirgin bir artışa sebep olabilir.
8. Şeker bakteri enfeksiyonlarına karşı savunma sistemini zayıflatabilir.
9. Şeker böbreklere hasar verebilir.
10. Şeker krom eksikliğine yol açabilir.
11. Şeker bakır eksikliğine yol açabilir.
12. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller.
13. Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.
14. Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olabilir.
15. Şeker safra kesesi kanseri için risk faktörü olabilir.
16. Şeker gözleri bozabilir.
17. Şeker serotonin seviyesini yükseltir; bu da kan damarlarını daraltabilir.
18. Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.
19. Şeker midenin asidik olmasına yol açabilir.
20. Şeker çocuklarda adrenalin seviyesini artırabilir.
21. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.
22. Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.
23. Şeker alkol bağımlılığına yol açabilir.
24. Şeker diş çürüklerini artırabilir.
25. Şeker kilo alımı ve aşırı şişmanlığa katkıda bulunabilir.
26. Yüksek miktarda şeker yemek Crohn's hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.
27. Şeker kireçlenmeye sebep olabilir.
28. Şeker astıma sebep olabilir.
29. Şeker mantar enfeksiyonlarına sebep olabilir.
30. Şeker safra taşı oluşmasına yol açabilir.
31. Şeker böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.
32. Şeker istemik kalp hastalığına yol açabilir.
33. Şeker apendisite yol açabilir.
34. Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirebilir.
35. Şeker dolaylı olarak hemoroide yol açabilir.
36. Şeker damarlarda varise yol açabilir.
37. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.
38. Şeker salya asiditesine katkıda bulunabilir.
39. Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.
40. Şeker glikoz toleransının düşmesine sebep olur.
41. Şeker büyüme hormonunu azaltabilir.
42. Şeker toplam kolesterolü artırabilir.
43. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.
44.Şeker gıda alerjilerine sebep olur.
45. Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.
46. Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.
47. Şeker çocuklarda egzama oluşuma katkıda bulunabilir.
48. Şeker kardiyovasküler hastalığa sebep olabilir.
49. Şeker DNA yapısını bozabilir.
50. Şeker katarakta sebep olabilir.
51. Şeker amfizeme sebep olabilir.
52. Şeker ateroskleroza sebep olabilir.
53. Şeker serbest radikal oluşumuna sebep olabilir.
54. Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.
55. Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
56. Şeker karaciğerde yağ miktarını artırabilir.
57. Şeker karaciğerde patolojik değişimlere yol açabilir.
58. Şeker pankreasa zarar verebilir.
59. Şeker kabızlığa sebep olabilir.
60. Şeker miyopluğa sebep olabilir.
61. Şeker hipertansiyona sebep olabilir.
62. Şeker migren de dahil olmak üzere baş ağrılarına sebep olabilir.
63. Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.
64. Şeker depresyona sebep olabilir.
65. Şeker hormonal dengesizliğe sebep olabilir.
66. Şeker Alzheimer's hastalığı riskini artırabilir.


Şeker tüketimine dikkat etmiyoruz

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, "En önemli beslenme yanlışlarından ilk üçü şeker, tuz ve beyaz unlu besinlerin aşırı tüketilmesidir." diyor.

Özellikle son yıllarda tam bir “şeker çılgınlığı” yaşıyoruz. İşin kötüsü, yaptığımız yanlışın da farkında değiliz.

Kahvaltı gevreğinden salata soslarına, et sularından çorbalara aklınıza gelebilecek her besinde açık veya gizlenmiş şeker var! Ayrıca şekerli içerikler de (meyve konsantreleri, gazozlar, kolalı içecekler, enerji içecekleri) birer şeker bombası gibi çalışıyor.

300 ml’lik bir kutu şekerli meşrubatta yaklaşık 9-10 tatlı kaşığı şeker var. Ve çoğumuz farkına varmadan bu içeceklerin bazen günde 3-4 bardağını midemize indiriveriyoruz! 

Fazla miktarda şeker içeren besinlerin pankreasımızı yorduğu, insülin üretmeye zorladığı, hatta bu nedenle diyabete neden olabilecekleri doğru. Özellikle meşrubatlardaki basit şekerler, kan, şeker ve insülin düzeylerinde hızlı ve büyük artışlara, iniş çıkışlara yol açıyor.

Ayrıca fazla miktarda şekerli yiyecek ve içecek tüketimi daha çok kilo alma, daha yüksek trigliserid düzeyi ve daha fazla kalp riskianlamına geliyor. Sorun bununla bitse iyiYeni bir çalışma, aşırı şeker tüketiminin kan basıncını da artırabileceğini gösteriyor.

FRUKTOZ ŞURUBUNA DİKKAT!

Amerika’da yapılan bu çalışmada fazla miktarda şeker tüketmenin hipertansiyona yol açabileceğini düşündüren bulgular var.

Denver Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yapılan çalışmanın ilk sonuçlarına göre yiyecek içeceklerle kazanılan şeker miktarı (özellikle fruktoz şurubunun oranı) arttıkça hipertansiyona yakalanma ihtimali artıyor.

Araştırmaya göre günlük fruktoz şurubu tüketimi 74 gramı geçtiğinde kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerine çıkma ihtimali yüzde 30 yükseliyor.

Fazla miktarda fruktoz şurubu kazanımının hipertansiyonu hangi mekanizma ile tetiklediği bilinmiyor, bazı olasılıklar üzerinde duruluyor. Araştırmayı yürüten Dr. Diana Jalal’a göre ihtimallerden biri fazla fruktozun damarların duvarında nitrik oksit üretimini azaltması olabilir.

NİTRİK OKSİT AZALINCA

Nitrik oksit, damar sağlığını koruyan çok önemli bir molekül. Damar duvarının iç yüzeyini döşeyen doku tarafından üretiliyor. Damar düz kaslarını gevşetip kan basıncının yükselmesini engelliyor.

Nitrik oksit yapımı azalınca, damar düz kasları yeterince gevşeyemiyor, kan basıncının yükselme olasılığı artıyor. Siyah çikolatanın (bitter çikolata) damar duvarında nitrik oksit üretimini artırarak kan basıncını düşürmeye yardımcı olabildiğini hatırlatalım. Kakao taneleri de aynı faydayı sağlıyor.

Araştırmacılara göre fazla miktarda fruktoz şurubu kazanımı ürik asit yapımını artırdığı için de uzun dönemde kan basıncını ayarlayan sistemleri bozuyor olabilir.

Diğer taraftan fazla miktarda fruktoz kazanımı, aynı zamanda kilo kazanımı anlamına gelir ki bu durumda da kan basıncının yükselmesi beklenen bir sonuçtur.

NE YAPMALI?

Bu araştırmanın yeni ve daha büyük çalışmalarla desteklenmesi ve daha sağlam bulguların elde edilmesi gerekiyor. ıncelenen olgu sayısı ve araştırma süresi yeterli gibi görünmüyor. Ama yine de bu araştırmadan çıkarılması gereken bir ders var. O da şu:

Fruktoz şurubu tüketimi arttıkça, başta fazla kiloluluk ve obezite olmak üzere bazı sağlık sorunlarının artması beklenen bir sonuçtur. Amerikalı bazı uzmanlar ülkelerinde yaşanan şişmanlık salgınının birinci sorumlusu olarak fruktoz şurubu kullanımındaki artışı gösteriyor.

Sonuç olarak bilhassa çocuk ve gençleri fruktoz şurubu ihtiva eden meşrubatları ve tatlı yiyecek, içecekleri ölçülü tüketmeleri konusunda uyarmakta fayda var. Ayrıca sağlığını düşünen herkesin şekerli ve tatlı yiyecek, içecekleri azaltması gerekiyor.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu/Hürriyet


Şeker hakkında bilmediklerimiz

Şeker tüketiminin azaltılması derinin yeniden esnekliğine kavuşmasına yardımcı oluyor. Uzmanlar şeker tüketimine karşı dikkat çekicisonuçlar ortaya koydu. Öreneğin "Lugduname" adlı madde, sofra şekerinden 200.000 kat daha tatlı! 

İşte o sonuçlar!

1- Ortalama bir Amerikalı yılda yaklaşık 24,5 kilo rafine şeker tüketiyor. Bunun 10 kilosunu şekerlemeler oluşturuyor. Cadılar bayramında şeker tüketimi doruk noktasına ulaşıyor. Öte yandan, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'na bağlı Tarımsal Ekonomi ve Araştırma Enstitüsü'nün değerlendirmeleri, 1994-2005 döneminde Türkiye'de kişi başına tozşeker tüketiminin yılda ortalama 18 kilodan 15,3 kiloya düştüğünü ortaya koyuyor. Ülkemizde de şeker bayramı sırasında şeker tüketimi artıyor.

2- Kandaki şekerin fazlası glikolizlenme adıyla bilinen bir süreçle derideki kolajenlere ilişir. Bu da derinin esnekliğini yitirmesine ve kırışıklıkların oluşmasına yol açabilir. 

3- Şeker tüketiminin azaltılması derinin yeniden esnekliğine kavuşmasına yardımcı olabilir. 

4- Hindistan’da insanlar en az 2000 yıldır şeker kamışından elde ettikleri şekeri kristalleştiriyor. Büyük İskender’in eşlikçileri oraya ayak bastıklarında arısız bal üreten bu insanlar karşısında şaşkınlığa kapılmışlardı. 

5- Alman kimya uzmanı Andreas Marggraf, 1747 yılında, şeker pancarının içerdiği şeker ile şeker kamışındaki şekerin birbirleriyle aynı olduklarını keşfetti. Şeker pancarından elde edilen şekerin arıtım işlemlerine ilk kez 1802 yılında başlandı ve böylelikle kuzey iklim ülkeleri ilk kez ucuz şekerlemelere kavuşmuş oldu. 

6- A.B.D’de bir yılda üretilen 8,4 milyon ton şekerin yarısından fazlası şeker pancarından elde ediliyor. Türkiye’de de üretilen şekerin %90 kadarı... 

7- Bir oturuşta tam 16 kesme şekeri midenize indirdiğinizi düşünebiliyor musunuz? Oysa, bu miktar 20 cl’lik bir şişe kola içtiğinizde tükettiğiniz şekerin biraz altında. 

8- Sakarin ve aspartam gibi yapay tatlandırıcılar, çok farklı başka bir araştırma yapmakta olan uzmanların, deneydeki bileşimleri tatmaları ve tadından hoşlanmaları sonucunda kazara bulundular. 

9- Bir araştırmacının deney malzemesini tatmaya kalkışması pek de olağan bir durum sayılmaz. Ne var ki, bu araştırmacıların en azından bir gerekçeleri vardı. Şimdilerde Splenda markasıyla satılan sükralozu bulan bilim insanları, aslında bir böcek ilacı oluşturmaya çalışıyorlardı. 

10- Bugüne dek bilinen en tatlı bileşim olan “lugduname”, sofrada kullandığımız şekerden 200.000 kat daha tatlı.

11- Şekerler karbon, hidrojen ve oksijen moleküllerinden oluşur. En basit şekerler glikoz, fruktoz ve galaktoz içerir. Sofra şekeri kristalleştirilmiş sukrozdur. Sukroz ise bir fruktoz molekülü ile bir glikoz molekülünün birleşmesi sonucunda oluşur. 

12- Şekerler, canlılarda en fazla bulunan organik molekül türü olan karbonhidratların yapıtaşlarıdır. 

13- Sekiz atomlu bir şeker türü olan glikolaldehid’e, Samanyolu’nun merkezine yakın bir yerdeki yıldızlar arası bir gaz bulutunda bile rastlanıldı. 

14- Glikolaldehid üç karbonlu bir şekerle tepkimeye geçerek hem RNA, hem de DNA’nın temelini oluşturan riboz maddesinin oluşmasına yol açabilir. Öyle ki, uzayın derinliklerinde bulunan glikolaldehid yeryüzünde yaşamın habercisi sayılan kimyasal olabilir. 

15- Sözü edilen gaz bulutu glikolaldehidin tatlı bir akrabası ve antifrizlerin temel maddesi olan etilen glikol de içerir. Ya karmaşık şekerler yıldızlar arasında birleştirilebiliyorlar ya da evrenin ucunda bir kamyon durağı olabilir. 

16- Bu konuyu araştırmak üzere uzaya gitmenize şeker yardımcı olabilir. Sukrozu bir miktar glikoz ve güherçile ile yaktığınızda amatörler arasında son derece gözde olan şekerli bir roket yakıtını elde edebilirsiniz. 

17- Glükosamin adlı şeker türü farelerde bağışıklığı önleyici bir etki yaratıyor. Bir şeker alkolü olan ksilitol de küçük çocuklarda görülen kulak iltihaplanmalarının önüne geçebiliyor. 

Bilim Teknik / Rita Urgan, Kaynak: Discover

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder